I'm going with Ken. He is cool, gentle and smart. What's more, he is single!
- Ken ile gidiyorum. O, serin, nazik ve akıllı. Dahası, o bekar!
Keep it in a cool place.
- Onu serin bir yerde tut.
The homeless sought shelter from the chilly shower.
- Evsiz, serin sağanaktan korunmak için sığınak aradı.
My room is really good, though a little bit chilly.
- Odam biraz serin olmasına rağmen, odam gerçekten iyidir.
Drink some cool freshwater.
- Biraz serin tatlı su iç.
The climate of England isn't as mild as Japan, but in the summer, it's much cooler.
- İngiltere'nin iklimi, Japonya'nınki kadar hafif değil, ancak yaz aylarında çok daha serindir.
Sunspots appear darker than their surroundings because they are a few thousand degrees cooler.
- Güneş lekeleri birkaç bin derece daha serin olduğu için çevrelerinden daha koyu görünür.