Lincoln agreed that all slaves should be freed.
- Lincoln bütün kölelerin serbest bırakılmasını kabul etti.
Lincoln set the slaves free.
- Lincoln köleleri serbest bıraktı.
They released the prisoner.
- Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.
Tom was released from prison last month.
- Tom geçen ay cezaevinden serbest bırakıldı.
Those prisoners were set free yesterday.
- Şu tutuklular dün serbest bırakıldı.
The prisoner was set free yesterday.
- Tutuklu dün serbest bırakıldı.
Don't release that dog.
- O köpeği serbest bırakmayın.
Iran balks at release of American woman.
- İran Amerikalı kadının serbest bırakılmasına karşı çıkıyor.
Tom refused to let go.
- Tom serbest bırakmayı reddetti.