Çöpü ayırmak önemlidir.
- It's important to separate the rubbish.
Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
- It is not always easy to separate right from wrong.
Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli.
- This is important enough for separate treatment.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu.
- He didn't like being separated from his family.
Tom karısından ve çocuklarından ayrılmayı istemiyordu.
- Tom didn't like being separated from his wife and children.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
- They want to separate after 40 years of marriage.
Karısından ayrılmak istiyor.
- He wants to separate from his wife.
Yalnızlık ile izole edilmeyi birbirine karıştırmamak gerek. Bunlar iki farklı şey.
- We shouldn't confuse solitude with isolation. They are two separate things.
Onlar farklı odalardalar.
- They're in separate rooms.
Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.
- It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.
Dili kültürden ayıramazsınız.
- You can't separate language from culture.
Onlar iki gruba ayrılmıştı.
- They were separated into two groups.
Sami ve Leyla çoktan ayrılmıştı.
- Sami and Layla had already separated.
Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.
- The English Channel separates England and France.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
- The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
Separate the articles from the headings.
I try to keep my personal life separate from work.
... Africa separates from South America. ...