separate in place; not conjunct; not united by growth or otherwise; with from

listen to the pronunciation of separate in place; not conjunct; not united by growth or otherwise; with from
English - Turkish

Definition of separate in place; not conjunct; not united by growth or otherwise; with from in English Turkish dictionary

distinct
{s} belirgin

Mary, Tom'un davranış ve iş alışkanlıklarındaki belirgin değişimi farketmişti. - Mary had noted a distinct change in Tom's behavior and work habits.

Onlar arasında belirgin bir fark var. - There's a distinct difference between them.

distinct
arı
distinct
(Biyokimya) ayrık
distinct
farklı

Tom'un farklı bir Fransızca aksanı var. - Tom has a distinct French accent.

Kanser tek değil fakat yüzlerce farklı hastalıklardan biridir. - Cancer is not one but more than one hundred distinct diseases.

distinct
bariz

Uzun boy, basketbolda bariz bir avantajdır. - Height is a distinct advantage in basketball.

distinct
ayrı

O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu. - He advocated abolishing class distinctions.

O yapacak önemli bir ayrım. - That's an important distinction to make.

distinct
belli
distinct
{s} açık, belli
distinct
şüphesiz
distinct
(Mukavele) ayrı, farklı; bağımsız
distinct
kesin olarak
distinct
(sıfat) ayrı, farklı, başka; belirgin, açık, aşikâr
distinct
distinctly açıkça
distinct
distinctness vuzuh
distinct
muhakkak
distinct
müstakil
distinct
{s} ayrı, farklı, başka
distinct
farkIıIık
English - English
distinct
separate in place; not conjunct; not united by growth or otherwise; with from

    Hyphenation

    sep·a·rate in place; not conjunct; not u·ni·ted by growth or otherwise; with from

    Pronunciation

Favorites