separate, divide; be separated, be divided; separated, divided, parted

listen to the pronunciation of separate, divide; be separated, be divided; separated, divided, parted
English - Turkish

Definition of separate, divide; be separated, be divided; separated, divided, parted in English Turkish dictionary

split up
ayrılmak

Ayrılmak istiyorum ama denesem bile yapamayacağımı biliyorum. - I want to split up, but I know I couldn't even if I tried.

Mary ile ayrılmak istemedim. - I didn't want to split up with Mary.

split up
paylaştırmak
split up
(Ticaret) bölme
split up
ayrılmak (gruplara)
split up
taksim etmek
split up
{f} ayrıl

Tom'un Mary'den ayrıldığını duydum. - I heard Tom split up with Mary.

Tom, Mary ve John'un ayrıldığını duydu. - Tom heard that Mary and John had split up.

split up
(bir çift) birbirinden ayrılmak; beraber yaşamaktan vazgeçmek; birbiriyle flört etmekten vazgeçip ayrılmak
split up
bölünmek
split up
paylaşılmak
English - English
split up
separate, divide; be separated, be divided; separated, divided, parted
Favorites