Tabaklar yanlış masaya gönderilmiş.
- The dishes got sent to the wrong table.
Yahudiler toplama kamplarına ilk ne zaman gönderilmişlerdi?
- When were Jews first sent to the concentration camps?
Allah tarafından gönderilen bir adam geldi; onun adı Yahya'ydı.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
Bana her ay gönderilen onun mektubunu okumak çok eğlenceli.
- It is a lot of fun to read his letter sent to me every month.
Roger Miller Amerikan Birleşik Devletleri Ordusu'na on yedi yaşında katıldı. Atlanta, Georgia'ya yakın bir üsse gönderildi.
- Roger Miller entered the United States Army at the age of seventeen. He was sent to an army base near Atlanta, Georgia.
Tom bir sipariş için dükkâna gönderildi.
- Tom was sent on an errand to the store.
O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.
- He was sent to jail for murder.
Birleşmiş Milletler Bosna'ya arabulucular gönderdi.
- The United Nations sent peacekeepers to Bosnia.
Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç.
- It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.
Ben bu mektubu Japonya'ya göndermek istiyorum.
- I want to send this letter to Japan.
Roger Miller Amerikan Birleşik Devletleri Ordusu'na on yedi yaşında katıldı. Atlanta, Georgia'ya yakın bir üsse gönderildi.
- Roger Miller entered the United States Army at the age of seventeen. He was sent to an army base near Atlanta, Georgia.
Dosya bakanlığa gönderildi.
- The record was sent to the ministry.
Onlar onları tutuklamak için gönderilen askerlere saldırdılar.
- They attacked soldiers who were sent to arrest them.
Size gönderilen şeylerin hepsinden emin olacağım.
- I'll make sure all of your things get sent to you.
O bir doktor çağırttı.
- He sent for a doctor.
Ben doktoru çağırttım.
- I've sent for the doctor.
O, koliyi evvelsi gün gönderdi.
- He sent out the parcel the day before yesterday.
Ödemeyi birkaç gün önce gönderdim.
- I sent out the payment a couple of days ago.
Bunları Japonya'ya göndermek istiyorum.
- I'd like to send these to Japan.
O mektubu göndermeyi unutma.
- Don't forget to send that letter.
Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç.
- It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.
Eğer sana marshmallow gönderebilseydim, Trang, yapabilecektim.
- If I could send you a marshmallow, Trang, I would.
Diğer koloniler yardım etmek için asker göndermeye başladı.
- The other colonies began sending troops to help.
I wonder if I can add a sentence simply by pressing the 'enter' key.
- I wonder whether I can add a sentence simply by pressing the Enter key.
I wonder whether I can add a sentence simply by pressing the Enter key.
- I wonder if I can add a sentence simply by pressing the 'enter' key.
He was sent off for striking the other player.
Julie, the staff, carrying on like that. … Not speaking to you. They've sent you to Coventry.
Mary always has to put her two cents worth in.
- Mary her zaman iki sentini ayırmak zorundadır.
This doll costs only sixty cents.
- Bu bebek sadece altmış senttir.
In American money, a quarter is 25 cents; 4 quarters make a dollar.
- Amerikan parasında, bir çeyrek 25 sent; 4 çeyrek bir dolar yapar.
His ideas never earned him a dime.
- Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.
The mechanic fixed my car without charging me a dime.
- Tamirci bana on sent ödetmeden arabamı tamir etti.
... on the or can be sent to a bad guy or both. Not only that, of course, all of the data ...
... OK, sent. ...