Biz onun duygularını incitmekten korktuk.
- We were afraid that we might hurt his feelings.
Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
- He looked confident but his inner feelings were quite different.
Susie iyi hissetmediği için oyuna katılamadı.
- Susie was unable to take part in the game because she wasn't feeling well.
Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı.
- He stayed in bed because he wasn't feeling well.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
- We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
Çok aç hissetmiyordum.
- I was not feeling very hungry.
Bu sabah kendimi çok hasta hissederek uyandım.
- I awoke this morning feeling very ill.
Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.
- Feeling the house shake, I ran outside.
Sanırım Tom biraz stresli hissediyor.
- I think Tom is feeling a little stressed.
Sanırım Tom'un duygularını incittin.
- I think you've hurt Tom's feelings.