Definition of seni̇n in Turkish English dictionary
- sen
- you
Understanding you is really very hard.
- Seni anlamak gerçekten çok zor.
I no longer love you.
- Artık seni sevmiyorum.
- senin
- thy
And if I lose thy love, I lose my all.
- Ve senin aşkını kaybedersem her şeyimi kaybederim.
- senin
- yours
Is he a friend of yours?
- O, senin bir arkadaşın mı?
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
- senin
- thine
- senin
- of you
Is he a friend of yours?
- O, senin bir arkadaşın mı?
He has a son of your age.
- Senin yaşında bir oğlu var.
- senin
- of thee
- senin
- your
Was Ms. Kato your teacher last year?
- Geçen yıl Bayan Kato senin öğretmenin miydi?
Was Ms. Kato your teacher last year?
- Geçen sene Bayan Kato senin öğretmenin miydi?
- senin adın ne
- what is your name
- senin ismin ne
- what is your name
- senin adına
- for you
- senin hakkında
- about you
- senin için
- for you
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Here is a letter for you.
- İşte senin için bir mektup.
- seçim senin
- the choice is yours
- senin de
- yours too
senin de hayırlı olsun.
- senin gibi
- like you
senin gibi birini istiyorum.
He, just like you, is a good golfer.
- O, tam senin gibi, iyi bir golfçü.
I wish I could sing like you do.
- Keşke senin gibi şarkı söyleyebilsem.
- senin olsun
- is yours
çamaşır makinesi senin olsun.
- Senin yerinde olsam
- If I were you
- senin anlayacağın
- let's put it this way
- senin anlayacağın
- put it this way
- senin bildiğini biliyorum
- (deyim) your guess is as good as mine
- senin bileceğin iş
- (Konuşma Dili) be on your head
- senin bileceğin iş
- hard cheese
- senin fikrin
- what is your opinion
- senin kız kardeşin nerede
- where is your sister
- senin rızana bağlı
- subject to your consent
- senin sorumluluğun
- It's your baby
- senin sorumluluğun
- (Konuşma Dili) be on your head
- senin sorunun ne?
- what is the matter with you?
- senin sıran
- this is your turn
- sen
- thee
- sen
- thou
You can buy it for a thousand yen or so.
- Sen onu yaklaşık bin yene alabilirsin.
I thought you wouldn't come.
- Senin gelmeyeceğini düşündüm.
- karar senin
- up to you
- sen
- ye
- sen
- are you
Are you completely through with your homework?
- Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
Are you Chinese or Japanese?
- Sen Çinli misin yoksa Japon musun?
- ben de senin kadar biliyorum
- (deyim) your guess is as good as mine
- dert benim, tasa senin mi
- (Konuşma Dili) It's my worry; why are you fretting?
- eti senin, kemiği benim
- (Konuşma Dili) Be as rough as you want with him./Don't spare the rod! (said by a parent to a teacher or master workman)
- o duvar senin, bu duvar benim
- (Konuşma Dili) I was so drunk I couldn't see straight
- o kapı/mahalle senin, bu kapı/mahalle benim dolaşmak
- to wander around everywhere
- orası senin, burası benim gezmek
- to wander around constantly from place to place
- saman elinse samanlık senin
- (Konuşma Dili) You won't benefit at all from free food if you eat so much of it that you become ill
- sıra senin
- this is your turn
- tam senin gibi
- just like you