semt

listen to the pronunciation of semt
Turkish - English
district

That district is no longer a safe place to live in. - O semt, yaşanılacak güvenli bir yer değil artık.

Alexanderplatz is a public square located in the Mitte district of Berlin. - Alexanderplatz, Berlin'in Mitte semtinde bulunan bir halk meydanıdır.

neighborhood, part, district, quarter (of a city or town)
neighborhood

There's a bait shop in my neighborhood. - Semtimde bir balık avı marketi var.

You're disturbing the whole neighborhood. - Bütün semti rahatsız ediyorsun.

(Argo) boro
ward

Layla flirted with everyone on the ward. - Leyla semtteki herkesle flört etti.

(Argo) turf
(Askeri) azimuth
parts

A gang of thieves works these parts. - Bir hırsızlar çetesi bu semtte çalışır.

neighbourhood [Brit.]
(Astronomi) azimuth
locality
part

A gang of thieves works these parts. - Bir hırsızlar çetesi bu semtte çalışır.

whereabouts

I'd like to know Tom's whereabouts. - Tom'un semtini bilmek istiyorum.

neighbourhood, district, quarter, part
precinct
vicinity
quarter

I'll take you to your quarters. - Seni semtine götüreceğim.

Please escort Tom to his quarters. - Lütfen onun semtine kadar Tom'a eşlik edin.

{i} neighbourhood

Our school is in a good neighbourhood. - Okulumuz iyi bir semttedir.

Visit your neighbourhood. - Semtinizi ziyaret edin.

semt açısı
(Askeri) azimuth angle
semt açısı
(Jeoloji) bearing
semt birahanesi
local
semt/ilçe
(Bilgisayar) city
semt aleti
(Askeri) azimuth instrument
semt semt
in every neighborhood: İstanbul'u semt semt dolaştık . We wandered around every neighborhood in Istanbul
semt yönetimi
neighborhood government
fakir semt
slum
fakir semt
slummy
fakir semt
poor quarter
fakir semt
slums
geri semt
(Astronomi) back azimuth
kalabalık semt
warren
kulüp ve gece kulüplerinin çok olduğu semt
clubland
popçuların oturduğu semt
tin pan alley
sıfır semt hattı
(Askeri) zero azimuth line
Turkish - Turkish
semt
Favorites