selfindulgent

listen to the pronunciation of selfindulgent
English - Turkish
zevkine düşkün
rahatına düşkün
freely
serbestçe

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

Sığırlarının serbestçe başıboş gezinmelerine izin vermemeleri teşvik edildi. - They were encouraged not to let their cattle roam freely.

freely
özgürce

Japonya'da hükümeti özgürce eleştirebiliriz. - In Japan we may criticize the government freely.

O parasını her zaman özgürce harcıyor. - He always spends his money freely.

freely
azade
freely
kısıtlanmadan
freely
açıkça
freely
çekinmeden
freely
saklamadan
freely
engellenmeden
freely
seve seve
freely
rahatça

Sami cezaevinde rahatça dolaşabilirdi. - Sami could move freely around the prison.

freely
dobra dobra
freely
bolca/serbestçe
freely
rahat bir şekilde
freely
bağımsız olarak
freely
z. serbestçe
English - English
freely
Indulging one's appetites, desires, etc
selfindulgent
Favorites