selfindulgent

listen to the pronunciation of selfindulgent
English - Turkish
zevkine düşkün
rahatına düşkün
freely
serbestçe

Raftaki ilaçlar serbestçe satılabilir. - The drugs on the shelf can be freely sold.

Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir. - This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!

freely
özgürce

Kaybedecek bir itibarın yoksa; özgürce yaşarsın. - You live freely if you haven't a reputation to lose.

Onlar onun özgürce konuşma hakkını destekledi. - They supported his right to speak freely.

freely
azade
freely
kısıtlanmadan
freely
açıkça
freely
çekinmeden
freely
saklamadan
freely
engellenmeden
freely
seve seve
freely
rahatça

Sami cezaevinde rahatça dolaşabilirdi. - Sami could move freely around the prison.

freely
dobra dobra
freely
bolca/serbestçe
freely
rahat bir şekilde
freely
bağımsız olarak
freely
z. serbestçe
English - English
freely
Indulging one's appetites, desires, etc