selamlamak

listen to the pronunciation of selamlamak
Turkish - English
salute
greet

He rose to his feet to greet me. - O beni selamlamak için ayağa kalktı.

I want to greet him, too. - Ben de onu selamlamak istiyorum.

hail
to greet

I want to greet him, too. - Ben de onu selamlamak istiyorum.

He rose to his feet to greet me. - O beni selamlamak için ayağa kalktı.

(Askeriye) to salute
salaam
herald
(başı ile) nod to smb
selamlama
hail
saygı ile selâmlamak
salute
selamlama
greet

He knows how to greet people in all languages. - Her dilde insanları selamlamayı bilir.

He rose to his feet to greet me. - O beni selamlamak için ayağa kalktı.

selamla
{f} hail

The people hailed the victory. - İnsanlar zaferi selamladılar.

selamla
{f} salute

I don't salute their flag. - Ben onların bayraklarını selamlamıyorum.

Tom saluted the flag. - Tom bayrağı selamladı.

selamla
{f} greeting

We exchanged greetings. - Birbirimizi selamladık.

Greetings from Brazil! - Brezilya'dan selamlar!

selamla
greet

Jessie shook Joseph's hand and greeted him with affection. - Jessie, Joseph'le tokalaştı ve sevgi ile onu selamladı.

We exchanged greetings. - Birbirimizi selamladık.

selamlama
salute

I don't salute your flag. - Bayrağınızı selamlamam.

Tom forgot to salute. - Tom selamlamayı unuttu.

baş eğerek selâmlamak
incline
başla selamlamak
bow

In Japan, it is proper to bow when you meet someone. - Japonya'da biriyle karşılaştığında başla selamlamak uygundur.

içtenlikle selâmlamak
glad hand
selamlama
salutation
selamlama
{i} greeting
top atışıyla selamlamak
to fire a salute
Turkish - Turkish
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında selam vermek, esenlemek: "Onu ve onun gibi ateş altında, duman içinde memleketi için ölmeye atılanları birden selamlıyorum."- H. E. Adıvar
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında selâm vermek, esenlemek
selam vermek
Selamlama
esenleme
selamlama
Selâmlamak işi, selâm verme
selamlamak
Favorites