selâmet

listen to the pronunciation of selâmet
Turkish - English
security
soundness; healthiness, correctness
safety, security; healthiness, soundness
salvation

I gave some of my old clothes to the Salvation Army. - Eski giysilerimden bazılarını Selamet Ordusu'na verdim.

safety, security; peace, well-being, freedom from worry
safety
salvation, deliverance
success, favorable outcome
Selâmet ordusu
Salvation Army
selamet bulmak/e çıkmak/e ermek
1. to reach safety. 2. to be delivered from trouble. 3. (for something) to turn out well
selâmet ordusundan kimse
salvationist
sen sağ, ben selamet
(Konuşma Dili) The job's over and done with
milli selamet partisi
national salvation party
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Neticede imân ile kabre girmek
(Osmanlı Dönemi) Kurtuluş, tehlikeden sâlim olmak. Korktuklarından, fenalıklardan kurtulmak
(Osmanlı Dönemi) Edb: Doğruluk, sağlamlık
Esen olma durumu, esenlik
Esen olma durumu, esenlik: "Milletini seven her Türk için ana vatanın selameti her şeyden üstün gelir."- O. S. Orhon
Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvende olma durumu
Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvende olma durumu: "İki şimşek çakıp bir gök gürlemeye görsün, o zaman selameti kaçışta buluruz."- H. Taner
Esenlik
Anlatıma temel olan düşüncenin her bakımdan doğru ve sağlam olması
(Osmanlı Dönemi) tehlikeden, korktuklarından ve kötülüklerden kurtulma; (edebiyatta) doğruluk, sağlamlık
SIDK U SELÂMET
(Osmanlı Dönemi) Doğruluk ve selâmetlik için olu
selâmet
Favorites