Tom çocuklarına karşı berbattı.
- Tom was horrible with children.
Bu yılki performansları çok berbattı.
- Their performance that year was horrible.
Bu ilacın tadı çok kötü.
- This medicine tastes horrible.
Sen kötü bir insan değilsin.
- You're not a horrible person.
Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
- The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
O, merdivenin tepesinde korkunç bir yüz gördü.
- He saw a horrible face at the top of the stairs.