Turkish - English
Definition of sefiller in Turkish English dictionary
- les miserables
Sami watched the musical Les Miserables.
-Sami, Sefiller müzikalini izledi.
- canaille
- sefil
- miserable
Because of her, he lived a miserable life.
-Ondan dolayı, o sefil bir hayat yaşadı.
I was miserable and unhappy.
-Ben sefil ve mutsuzdum.
- sefil
- {s} wretched
I like to help the most wretched people.
-En sefil insanlara yardım etmeyi seviyorum.
- sefil
- {s} shabby
- sefil
- abject
- sefil
- {i} rep
- sefil
- poverty-stricken
- sefil
- (Argo) dipstick
- sefil
- mean
- sefil
- base
- sefil
- vile
- sefil
- dead-end
- sefil
- (Argo) schnorrer
- sefil
- indigent
- sefil
- shabbier
- sefil
- shabbiest
- sefil
- poor
The poor Irishman was now left all alone, and did not know where the others had gone to, so he just stayed where he was, very sad and miserable.
-Yoksul İrlandalı şimdi yapayalnız bırakıldı ve diğerlerinin nereye gittiğini bilmiyordu, bu yüzden, o sadece çok üzgün ve sefil bir şekilde olduğu yerde kaldı.
- sefil
- sordid
- sefil
- reptile
- sefil
- miserable, poor, indigent; mean, base, vile
- sefil
- down at heels
- sefil
- down and out
- sefil
- beggarly
- sefil
- ropy
- sefil
- starveling
- sefil
- dead end
- sefil
- destitute
- sefil
- poverty struck
- sefil
- extremely poor, very impoverished
- sefil
- squalid
- sefil
- wretch
I like to help the most wretched people.
-En sefil insanlara yardım etmeyi seviyorum.
- sefil
- miserable, wretched
- sefil
- poverty stricken
- sefil
- morally bankrupt
- sefil
- hangdog
- sefil
- {s} godforsaken
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of sefiller in Turkish Turkish dictionary
- SEFiL
- Sefalet çeken, yoksul: "Bu, korkunç bir çocukluğun, sefil, bahtsız bir çocukluğun devamıdır."- S. F. Abasıyanık
- SEFiL
- Alçak
- SEFİL
- (Osmanlı Dönemi) Uslu huy sahibi
- SEFİL
- (Osmanlı Dönemi) Sefalet çeken, muhtaçlık içinde olan. Çok sıkıntıda bulunan
- sefil
- (Osmanlı Dönemi) sefâlet çeken, sıkıntıda olan
- sefil
- Sefalet çeken, yoksul