He left on an expedition to the North Pole.
- O, Kuzey Kutbu'na bir sefere çıktı.
I watched the expedition as it set off.
- Yola çıkarken keşif seferini izledim.
The Titanic sank on her maiden voyage. She was a large ship.
- Titanik ilk seferinde battı. O büyük bir gemiydi.
The harbor is closed to navigation.
- Liman seferlere kapalıdır.
Next time you come to see me, I will show you the book.
- Bir dahaki sefere beni görmeye geldiğinde, sana kitabı göstereceğim
Next time you'll pay for it!
- Bir dahaki sefere bunun bedelini ödersin!
It looks like your luggage is on the next flight.
- Bagajınız bir sonraki seferde gibi görünüyor.
Is flight 23 on time?
- 23 nolu sefer vaktinde mi?
The snow prevented the train from running.
- Kar, treni seferden alıkoydu.
This time, Layla's luck has run out.
- Bu sefer Leyla'nın şansı tükendi.