Gökyüzünde görülen bir sürü yıldız vardı.
- There were a lot of stars seen in the sky.
O gün görülen bir dolunaydı.
- It was a full moon that was seen that day.
Onunla görülmek istemiyorum.
- I don't want to be seen with him.
Sonuç görülmek için kalır.
- The result remains to be seen.
Onunla beraber görünmek istemiyorum
- I don't want to be seen in his company.
Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
- Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.
- I had never seen a panda until I went to China.
Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
- Germs can only be seen with the aid of a microscope.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
O, partide beni görmüş olamaz.
- She cannot have seen me at the party.
Tom Boston'u ziyaret ettiğinde Mary'yi görmüş olmalı.
- Tom must have seen Mary when he visited Boston.
Mark, please see to Mrs. Landingham, make sure she has everything she needs.
After seeing to the shopping, cleaning and cooking, he finally sat down for some rest.