Tom Mary'nin onun nerede olduğunu nasıl her zaman biliyor gibi göründüğünü merak etmeye başladı.
- Tom began to wonder how Mary always seemed to know where he'd been.
Onlar Reagan'ın sakin ve düşünceli göründüğünü söyledi.
- They said Reagan seemed calm and thoughtful.
Ben duyarsız görünmek istemiyorum.
- I don't want to seem insensitive.
Saldırgan görünmek istemiyorum.
- I don't want to seem pushy.
İnsanlar her zaman başka insanların sorunları ile ilgili konuşmaktan zevk alıyor gibi görünmektedirler.
- People always seem to enjoy talking about other people's problems.
Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
- Dan didn't want to seem shy.
Tom bizimle gelmek istiyor gibi görünmüyordu.
- Tom didn't seem to want to come with us.
Tom bizimle gelmek istiyor gibi görünmüyor.
- Tom doesn't seem to want to come with us.
Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
- It seems to me that you are wrong.
Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.
- Your plan seems better than mine.
Galiba gelişi güzel okumuş.
- He seemed to read at random.
Galiba karıştırıyoruz.
- We seem to be confused.
En iyisi olarak görünen bu kravatı alacağım.
- I will take this tie, as it seems to be the best.
... You express this confidence, it seemed to me, that ...
... none of them seemed very well-substantiated from a ...