Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.
- The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.
Onun besteleri rönesans müziğinin son yankısını temsil etmektedir.
- His compositions represent the last echo of Renaissance music.
Konferans sırasında şirketimizi temsil etti.
- He represented our company at the conference.
Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
- This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice.