Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
- I cannot help liking him in spite of his many faults.
Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onlar birbiriyle görüşmeye başladı.
- Fred took a liking to Jane and they started seeing each other.
Onun zengin gıdalar için büyük bir beğenisi vardır.
- She has a great liking for rich foods.
Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.
- Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.
Meryem'in patronu, onun hazzetmeyeceği kadar temastan hoşlanan biri.
- Mary's boss is a bit too tactile for her liking.
O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi.
- She gave me a necktie which was completely to my liking.
Ne zaman beyzbolu sevmeye başladın?
- When did you start liking baseball?
Hiç kimsenin beni sevmemesine alışkınım.
- I'm used to no-one liking me.