Müdahale etmek istemiyorum.
- I don't wish to interfere.
Rusya, Avrupa Birliği ve ABD; birbirlerini Ukrayna'nın iç işlerine müdahale etmekle suçluyorlar.
- Russia, the European Union and the U.S. are accusing each other of interference in Ukraine's domestic affairs.
O, fanatiklere müdahale etti.
- He interfered with the fans.
Asla müdahale etmemeliydin.
- You should've never interfered.
Bob Jane'e onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.
- Bob told Jane not to interfere in his personal affairs.
Tom okurken ona karışma.
- Do not interfere with Tom while he is reading.