We want to cause the least possible harm.
- Biz mümkün olan en az zarara sebep olmak istiyoruz.
I didn't want to cause a scene.
- Bir olaya sebep olmak istemedim.
It transpired that fire was caused by a careless smoker.
- Yangına dikkatsiz bir sigara içicisinin sebep olduğu ortaya çıktı.
The accident was caused chiefly by the unpredictable weather.
- Genellikle öngörülemeyen hava tarafından kazaya sebep olundu.
They believed it might lead to trouble.
- Onun sıkıntıya sebep olabileceğine inanıyorlardı.
It transpired that fire was caused by a careless smoker.
- Yangına dikkatsiz bir sigara içicisinin sebep olduğu ortaya çıktı.
I deeply regret having caused the accident.
- Kazaya sebep olduğuma son derece pişmanım.