Bir iş aramak için New York'a geldi.
- He came to New York in order to look for a job.
Dolma kalemimi aramak zorundayım.
- I have to look for my pen.
Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
- I went to many shops to look for the book.
Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
- The police promised Tom that they would look for his daughter.
Niçin Tom'u aramıyorsun?
- Why don't you look for Tom?