Is there any possibility that he'll win the election?
- Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
Lincoln won the election.
- Lincoln seçimi kazandı.
He had no choice but to give up school because of poverty.
- Yoksulluktan dolayı okulu bırakmaktan başka seçimi yoktu.
The difficulty in life is the choice.
- Hayatta zorluk seçimdir.
The old selection process for judges was very unfair.
- Hakimler için eski seçim süreci çok haksızdı.
The selection process worked.
- Seçim süreci işe yaradı.
Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament.
- Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.
A general election will be held in May.
- Bir genel seçim mayıs ayında düzenlenecek.
They hold a general election every year.
- Onlar her yıl bir genel seçim düzenlerler.
It's too late to vote now. The polls are closed!
- Şimdi oy vermek için çok geç. Seçim yerleri kapalı!
See you back at the precinct.
- Seçim bölgesinde görüşürüz.
It was clear to everyone that the vote would be close.
- Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu.