Hükümet bazı eski uçakların hurdaya ayırmayı planlıyor.
- The government plans to scrap some of the older planes.
Eski araba hurda için alındı.
- The old car was taken for scrap.
Mary topuklarını parçalıyor.
- Mary is scraping her heels.
Tom Mary adresini istedi ve onu bir parça kâğıt üzerine not etti.
- Tom asked for Mary's address and wrote it down on a piece of scrap paper.
Restoran sahibi tüm köpeklerini beslemesi için onun masa kırıntılarını eve götürmesine izin verdi.
- The restaurant owner allowed her to take table scraps home to feed all of her dogs.
O, köpeğini beslemek için çalıştığı restorandan sık sık masa kırıntılarını getirirdi.
- She would often bring home table scraps from the restaurant where she worked to feed to her dog.
Köpeğini masa artıkları ile beslemenin iyi bir fikir olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think it's a good idea to feed your dog table scraps?
Yemek artıklarını ne yapacağını bilmiyordu.
- He didn't know what to do with the scraps of food.
Vay, gerçekten berbat bir ruh halindesin. Kavgacı olma.
- Wow, you're really in a bad mood. Don't get scrappy.
Sana kupürler albümümü göstereyim.
- Let me show you my scrapbook.
O, köpeğini beslemek için çalıştığı restorandan sık sık masa kırıntılarını getirirdi.
- She would often bring home table scraps from the restaurant where she worked to feed to her dog.
Restoran sahibi tüm köpeklerini beslemesi için onun masa kırıntılarını eve götürmesine izin verdi.
- The restaurant owner allowed her to take table scraps home to feed all of her dogs.
Tom masa artıklarıyla köpeğini besler.
- Tom feeds table scraps to his dog.
Artıkları köpeğe verin.
- Give the scraps to the dog.
Give the scraps to the dogs and watch them fight.
We got in a little scrap over who should pay the bill.
I found a scrap of cloth to patch the hole.
That car isn't good for anything but scrap.