Dan Linda'yı eğitmek bile istememişti.
- Dan didn't even want to train Linda.
Tom köpeğini eğitmek için birini kiraladı.
- Tom hired someone to train his dog.
Az daha treni kaçırıyordum.
- I almost missed the train.
En yakın tren istasyonu nerede?
- Where's the nearest train station?
Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil.
- No special training is needed to operate this machine.
Sadece trene yetişmek için istasyona aceleyle gittik.
- We hurried to the station only to miss the train.
Son trene yetişmek için hızlı koştu.
- He dashed to catch the last train.
O, birçok gruplara konuşmalar yaptı.
- He made speeches to many groups.
Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular.
- They formed themselves in groups of five.
Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.
- The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
1986'ya kadar İngiltere'nin okullarında, çocukları kemerlerle, değneklerle ve sopalarla cezalandırmak yasaldı.
- Until 1986, in the schools of England, it was legal to punish children with belts, sticks, and clubs.
Develerden oluşan uzun bir kervan batıya doğru ilerliyordu.
- A long train of camels was moving to the west.