schulen

listen to the pronunciation of schulen
German - Turkish
öğretmek, eğitmek
English - Turkish

Definition of schulen in English Turkish dictionary

train
{f} eğitmek

Tom köpeğini eğitmek için birini kiraladı. - Tom hired someone to train his dog.

Dan Linda'yı eğitmek bile istememişti. - Dan didn't even want to train Linda.

train
tren

Sonraki durakta trenden ineceğim. - I'm getting off the train at the next stop.

Sonraki tren ne zaman ayrılacak? - What time does the next train leave?

train
{f} alıştırma yapmak
train
antreman yapmak
train
çalıştırmak

Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil. - No special training is needed to operate this machine.

train
yetişmek

Son trene yetişmek için hızlı koştu. - He dashed to catch the last train.

Trene yetişmek için yeterli zamanımız var. - We have enough time to catch the train.

train
yetiştirmek
train
olaylar/düşünceler zinciri
groups
gruplar

Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular. - They formed themselves in groups of five.

O, birçok gruplara konuşmalar yaptı. - He made speeches to many groups.

schools
okullar

Okulları değiştirmem gerekiyor. - I have to change schools.

Amerika'daki kilise okullarının ve bazı özel okulların üniforması vardır, onlar yaygın değildir. - While some private and church schools in America have uniforms, they are not common.

train
eğit(mek)
train
{i} yildiz
train
{i} kervan

Develerden oluşan uzun bir kervan batıya doğru ilerliyordu. - A long train of camels was moving to the west.

train
{i} katar; kafile
train
{f} eğitmek, terbiye etmek, yetiştirmek
train
{f} nişan almak
train
dalları kazık veya
train
hayvanı tuzağa çekmek için sıralanmış yem