O, İngilizcede hızlı bir gelişme yaptı.
- He has made rapid progress in English.
Hızlı nüfus artışını önlemeliyiz.
- We must prevent rapid population growth.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Babanızın çabuk iyileşmesi için isteklerim.
- My wishes for your father's rapid recovery.
Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.
- A computer can calculate very rapidly.
There is no hawk, or eagle, or any other bird, swift as may be his flight, that can overtake me.
- Es gibt weder einen Falken noch einen Adler noch irgendeinen anderen Vogel, so schnell er sei, der mich einholen könnte.
A swallow flies very swiftly.
- Eine Schwalbe fliegt sehr schnell.
I hope you have a speedy recovery.
- Ich hoffe, dass du dich schnell wieder erholst.