Programımızda bir değişiklik yapamayız.
- We cannot make a change in our schedule.
Amerika'da, benim programım hemen hemen her gün farklı ve benzersizdir.
- In America, my schedule is different and unique nearly every day.
Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.
- The training session is scheduled to begin at 4 p.m.
Sanırım eğitim planına bağlı kalmalısın.
- I think you should stick to your training schedule.
Bir otobüs tarifesi alabilir miyim?
- May I have a bus schedule?
Tren tarifesini bilmiyorum, benim için öğrenebilir misiniz?
- I do not know the train schedules, could you find out for me?
Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.
- The training session is scheduled to begin at 4 p.m.
2.30'da planlanan bir personel toplantımız olduğuna inanıyorum.
- I believe we have a staff meeting scheduled for 2:30.
Biz zamanlamanın gerisindeyiz.
- We are behind schedule.
Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
- I have to organize my schedule before the end of the month.
Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
- Tom scheduled a last-minute meeting.
Oturumlarımı önceden zamanlayabilirim.
- l can schedule my sessions in advance.
Tom sonraki hafta Boston'a gelmek için zamanlandı.
- Tom is scheduled to come to Boston next week.
Doktor Jackson'la bir randevu planlamak istiyorum.
- I'd like to schedule an appointment with Dr. Jackson.
Bir randevu planlamak istiyorum.
- I'd like to schedule an appointment.
Doktor Jackson'la bir randevu planlamak istiyorum.
- I'd like to schedule an appointment with Dr. Jackson.
Yarın için bir randevu planlamak istiyorum.
- I'd like to schedule an appointment for tomorrow.
Trenler vakit çizelgesine göre çalışıyorlar.
- The trains are running according to schedule.
Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
- Tom scheduled a last-minute meeting.
Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
- I have to organize my schedule before the end of the month.
Tom ve Mary birlikte vakit geçirmek için kendi yoğun programları içinde zaman bulmak için her fırsatı değerlendirirler.
- Tom and Mary take every opportunity to find time in their busy schedules to spend time together.
Programları koordine etmek zordur.
- Schedules are difficult to coordinate.
The next elections are scheduled on the 20th of November.