İki milyon dolarlık ceza tazminatı ödüyoruz.
- We award punitive damages in the amount of two million dollars.
Tom arabanın sahibine tazminat ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay damages to the owner of the car.
Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
- Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
Bu iddialar bir bilimsel dayanaktan yoksun.
- These claims lack a scientific foundation.
Tom zarar ziyan için para ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay for damages.
Alkol karaciğere zarar verir.
- Alcohol damages the liver.
They demanded damages from the driver.
- Sie verlangten von dem Fahrer Schadensersatz.
Tom offered to pay for the damages.
- Tom erbot sich, für den Schaden aufzukommen.