We'll be totally defenseless.
- Biz tamamen savunmasız olacağız.
The actions she took were too careless, and she was left defenseless.
- Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı.
We're still vulnerable.
- Biz hâlâ savunmasızız.
You're vulnerable right now.
- Şu anda savunmasızsın.
She advocated equal rights for women.
- Kadınlar için eşit hakları savundu.
He advocates reform in university education.
- Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.
No one is defending my country.
- Kimse ülkemi savunmuyor.
We are defending the same cause.
- Biz aynı nedeni savunuyoruz.
I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.
- Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.