He advocated abolishing class distinctions.
- O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
He advocates reform in university education.
- Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.
I was defending myself.
- Kendimi savunuyordum.
Tom was green behind the ears when it came to defending himself in court.
- Tom, mahkemede kendini savunma konusunda daha çok toydu.
Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.