He advocated the reduction of taxes.
- Vergilerin azaltılmasını savundu.
He advocates reform in university education.
- Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.
I was defending myself.
- Kendimi savunuyordum.
We are defending the same cause.
- Biz aynı nedeni savunuyoruz.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.