savundu

listen to the pronunciation of savundu
Turkish - English
advocated

He advocated the reduction of taxes. - Vergilerin azaltılmasını savundu.

She advocated equal rights for women. - Kadınlar için eşit hakları savundu.

defended

He defended himself tooth and nail. - Var gücüyle kendisini savundu.

Johnson defended his policies. - Johnson kendi politikalarını savundu.

savun
{f} advocate

He advocated the reduction of taxes. - Vergilerin azaltılmasını savundu.

She advocated equal rights for women. - Kadınlar için eşit hakları savundu.

savun
{f} defending

Tom was defending himself. - Tom kendini savunuyordu.

We are defending the same cause. - Biz aynı nedeni savunuyoruz.

savun
defend

Paris did her best to defend her liberties. - Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.

It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers. - Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

savun
argue for
savun
stick up for

I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting. - Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.

Finnish - Turkish

Definition of savundu in Finnish Turkish dictionary

savun
duman çıkarmak
savun
hiddetlenmek
savun
keskin kokulu gaz
savundu
Favorites