savaşlar

listen to the pronunciation of savaşlar
Turkish - English
wars

I have never believed in wars. - Hiçbir zaman savaşlara inanmadım.

Barack Obama is aiming for an international ban on nuclear weapons, but is not against them in all wars. - Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.

battles

The soldier never got scars from battles. - Askerin savaşlardan kalan hiç yara izi yoktu.

The battle of the Somme was one of the bloodiest battles in human history. - Somme savaşı insanlık tarihinde en kanlı savaşlarından biriydi.

savaş
warfare

Dan knows very well how to deal with psychological warfare. - Dan psikolojik savaşla başa çıkmayı çok iyi bilir.

The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants. - Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.

Savaş
(isim) War

Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II. - Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.

While the civil war went on, the country was in a state of anarchy. - İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.

savaş
{i} battle

Battle's never proven peace. - Savaş asla barışı kanıtlamamıştır.

At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack. - Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.

savaşlar arası
interwar
savaş
{i} combat

He was sent into combat. - O, savaşa gönderildi.

The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants. - Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.

savaş
fought

People fought over supplies. - İnsanlar malzemeler için savaştı.

The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in. - Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.

savaş
{i} campaign

Eisenhower had campaigned to end the war. - Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.

savaş
strife
savaş
game

This game has you battle against hordes of evil stoats. - Bu oyun seni kötü gelincik sürülerine karşı savaştırır.

savaş
action

The army was involved in a number of brilliant actions during the battle. - Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.

Tom began to experience remorse for his actions during the war. - Tom, savaş sırasındaki eylemleri için pişmanlık duymaya başladı.

savaş
struggle

There's no sign of a struggle. - Bir savaş işareti yok.

That fight seemed like a life-or-death struggle. - Bu savaş, bir yaşam ya da ölüm mücadelesi gibi görünüyordu.

savaş
fight

Without supplies, his army could not fight very long. - Malzemeler olmadan, onun ordusu çok uzun savaşamadı.

Farragut captured New Orleans without a fight. - Farragut, New Orleans'ı savaş olmadan ele geçirdi.

savaş
wage war
savaş
{i} crusade
savaş
hostilities
savaş
conflict

The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars. - İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.

The Winter War was a military conflict between Finland and the Soviet Union. - Kış Savaşı, Finlandiya ile Sovyetler Birliği arasındaki askeri bir çatışmaydı.

savaş
the battle
biyolojik savaşlar
biological wars
savaş
fray
savaş
struggle, fight, striving
savaş
fighting

We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war. - Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.

They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long. - Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim.

savaş
war; battle; fight, struggle, combat; martial
savaş
wartime

Anarchy can happen during wartime. - Savaş sırasında anarşi olabilir.

The wartime Congress had no money. - Savaş Kongresi'nin hiç parası yoktu.

vekil savaşlar
(Politika, Siyaset) proxy wars