Warriors never complain!
- Savaşçılar asla şikayet etmez!
The warrior fights to protect himself.
- Savaşçı kendini korumak için savaşıyor.
Those who are terrorists for some, are freedom fighters for others.
- Bazıların terörist dedikleri diğerleri için özgürlük savaşçısıdır.
Was John Brown a terrorist or a freedom fighter?
- John Brown bir terörist mi yoksa bir özgürlük savaşçısı mıydı?
He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.
- O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı.
Dan knows very well how to deal with psychological warfare.
- Dan psikolojik savaşla başa çıkmayı çok iyi bilir.
Dan was in the special forces and they teach them psychological warfare there.
- Dan özel kuvvetlerdeydi ve onlar orada onlara psikolojik savaş öğretiyorlar.
Our son died during the war.
- Oğlumuz savaşta öldü.
War is a crime against humanity.
- Savaş, insanlık dışı bir suçtur.
Sometimes the Allies could not avoid battle.
- Müttefikler bazen savaştan kaçınamadı.
Battle's never proven peace.
- Savaş asla barışı kanıtlamamıştır.
The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.
- Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
He was sent into combat.
- O, savaşa gönderildi.
The Union soldiers fought fiercely.
- Birlik askerleri şiddetle savaştı.
People fought over supplies.
- İnsanlar malzemeler için savaştı.
Eisenhower had campaigned to end the war.
- Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.
This game has you battle against hordes of evil stoats.
- Bu oyun seni kötü gelincik sürülerine karşı savaştırır.
The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
- Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
Tom began to experience remorse for his actions during the war.
- Tom, savaş sırasındaki eylemleri için pişmanlık duymaya başladı.
Tom and Mary struggled to make ends meet.
- Tom ve Mary sonunda kavuşabilmek için savaştılar.
There's no sign of a struggle.
- Bir savaş işareti yok.
Without supplies, his army could not fight very long.
- Malzemeler olmadan, onun ordusu çok uzun savaşamadı.
The American Navy was ready to fight.
- Amerikan Donanması savaşmaya hazırdı.
The Winter War was a military conflict between Finland and the Soviet Union.
- Kış Savaşı, Finlandiya ile Sovyetler Birliği arasındaki askeri bir çatışmaydı.
The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.
- İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.
There was fighting in the streets.
- Sokaklarda savaş vardı.
He died fighting in the Vietnam War.
- Vietnam savaşında savaşırken öldü.
Anarchy can happen during wartime.
- Savaş sırasında anarşi olabilir.
The wartime Congress had no money.
- Savaş Kongresi'nin hiç parası yoktu.