O, genel olarak, tatmin edici bir öğrenci.
- He is, on the whole, a satisfactory student.
Onun raporu tatmin edici olmaktan uzaktır.
- His paper is far from satisfactory.
Onun açıklaması hiç bir şekilde tatminkâr değildir.
- His explanation is by no means satisfactory.
Konferansın hiç tatminkar değildi.
- Your lecture was not satisfactory at all.
Kira yüksek, onun dışında oda tatminkar.
- The rent is high, otherwise the room is satisfactory.
Onun açıklaması hiç bir şekilde tatminkâr değildi.
- His explanation was by no means satisfactory.
The satisfactory results of the survey led to his promotion.