satisfaction; pleasure; hence, accommodation; entertainment

listen to the pronunciation of satisfaction; pleasure; hence, accommodation; entertainment
English - Turkish

Definition of satisfaction; pleasure; hence, accommodation; entertainment in English Turkish dictionary

ease
rahat

Onun tebessümü onu rahatlattı. - His smile put her at ease.

Babamın şirketinde asla rahat hissetmedim. - I never felt at ease in my father's company.

ease
{i} kolaylık

İşi kolaylıkla yaptı. - She did the job with ease.

O çapraz bulmacayı kolaylıkla çözdü. - He did the crossword with ease.

ease
{i} dinme
ease
{f} dikkatle yerleştirmek
ease
{i} konfor
ease
kolaylıkla

O kolaylıkla yarışı kazandı. - He won the race with ease.

O çapraz bulmacayı kolaylıkla çözdü. - He did the crossword with ease.

ease
genişlik
ease
gönence
ease
refah
ease
yatıştırmak
ease
dindirmek

Tom'un acısını dindirmek istiyorum. - I'd like to ease Tom's pain.

Sadece ağrıyı dindirmek için bana bir şey ver. - Just give me something to ease the pain.

ease
yumuşamak
ease
huzur

Yeni ortamlarda huzursuz hissettim. - He felt ill at ease in the new surroundings.

Tom yabancılar arasında huzursuz. - Tom is ill at ease among strangers.

ease
gevşetmek
ease
dikkatle hareket ettirmek
ease
{i} rahat, sıkıntısızlık
ease
{f} rahat ettirmek, sıkıntıdan kurtarmak
English - English
ease
satisfaction; pleasure; hence, accommodation; entertainment
Favorites