satis

listen to the pronunciation of satis
Turkish - Turkish

Definition of satis in Turkish Turkish dictionary

satış
Satıcı ile alıcı arasında yapılan ve bir malın alıcıya verilmesi ve bunun karşılığında bir fiyat, bir değer alınması yoluyla yapılan işlem, satım: "Satış işinin güçlüğünü orada iyice öğrendim."- Y. K. Karaosmanoğlu
satış
Satıcı ile alıcı arasında yapılan ve bir malın alıcıya verilmesi ve bunun karşılığında bir fiyat, bir değer alınması yoluyla yapılan işlem, satım
Turkish - English

Definition of satis in Turkish English dictionary

satış
sales

Do you have any sales distributors in Japan? - Japonya'da hiç satış distribütörleri var mı?

I am a member of the sales department. - Satış departmanının bir üyesiyim.

satış
selling

She arranges the buying and selling of houses in and around Deal. - O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.

This bookstore stopped selling JUMP. - Bu kitapçı JUMP satışını durdurdu.

satış
(Hukuk) sale

The salesperson persuaded her to buy the dress. - Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.

Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide. - Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.

satış
sell

We do not sell alcoholic drinks or cigarettes to people under the age of eighteen. - 18 yaşın altındaki kişilere alkollü içki ve sigara satışı yapmıyoruz.

It wasn't an easy sell. - O kolay bir satış değildi.

satış
disposal
satış
sale, selling
satış
liquidation

They're holding a liquidation sale. - Bir tasfiye satışı düzenliyorlar.

satış
disposition
satış
seli
satış
(Ticaret) retail

This software package has a suggested retail price of $99. - Bu yazılım paketinin tavsiye edilen perakende satış fiyatı 99 dolardır.

satış
(Ticaret) offer
satış
{i} buy

She arranges the buying and selling of houses in and around Deal. - O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.

If the sale price is good, Tom said he might buy two pairs of shoes. - Tom satış fiyatı iyiyse iki çift ayakkabı alabileceğini söyledi.

satış
trade
satış
divesting
satış
the sales
satış
sell to
satış
we sell