satın al

listen to the pronunciation of satın al
Turkish - English
{f} bought

I bought two dozen pencils. - İki düzine kalem satın aldım.

He bought books at random. - O, rastgele kitap satın aldı.

{f} purchase

At last, they purchased freedom with blood. - Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.

I purchased a new car last week. - Geçen hafta yeni bir araba satın aldım.

{f} purchasing

I think you should probably see someone from Purchasing. - Sanırım muhtemelen Satın almadan biriyle görüşmen gerekiyor.

Purchasing power has greatly fallen. - Satın alma gücü çok düştü.

{f} merchandising
{f} merchandised
{f} merchandise
{f} buy

I will only buy the car if they repair the brakes first. - Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.

What do you want to buy? - Ne satın almak istiyorsun?

{f} buying

I cannot afford buying a used car. - Kullanılmış bir araba satın alamam.

I went to the department store with a view to buying a present. - Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.

satın al

    Hyphenation

    sat·in al

    Turkish pronunciation

    sätın äl

    Pronunciation

    /ˈsatən ˈal/ /ˈsætən ˈæl/

    Etymology

    [ 'sa-t&n ] (noun.) 14th century. Middle English, from Middle French, probably from Arabic zaytunI, literally, of Zaytun, seaport in China during the Middle Ages.
Favorites