Sellers and buyers are anonymous and very hard to recognize.
- Satıcılar ve alıcılar anonimdir ve tanımak çok zordur.
There are also vendors who support Linux.
- Linux'u destekleyen satıcılar var.
There were cotton candy vendors in the shrine.
- Türbede pamuk şekeri satıcıları vardı.
There are many fruit vendors on the way.
- Yol üzerinde birçok meyve satıcısı vardır.
There were cotton candy vendors in the shrine.
- Türbede pamuk şekeri satıcıları vardı.
The seller weighs the cheese on the copper scales.
- Satıcı bakır ölçeklerde peynir tartıyor.
After considerable argument, the buyer and the seller finally came to terms.
- Hatırı sayılır bir tartışmadan sonra, alıcı ve satıcı anlaşmaya vardı.
That salesman looks pretty smart.
- O satıcı oldukça akıllı görünüyor.
That car salesman was a pretty off the wall kind of guy.
- O araba satıcısı oldukça acayip bir adam.
The police suspected that Tom was a drug dealer.
- Polis Tom'un bir uyuşturucu satıcısı olduğundan şüphelendi.
The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.
- Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.
The peddler carried a big bundle on his back.
- Seyyar satıcı sırtında büyük bir paket taşıyordu.
The shopkeeper urged me to buy it.
- Satıcı onu almam için ısrar etti.
He's a dishonest salesperson.
- Bu, dürüst olmayan bir satıcı.