saptamak

listen to the pronunciation of saptamak
Turkish - English
determine
detect
state
ascertain
arrange
localize
map
set
to determine, establish, fix
to fix; to stabilize; to make (something) stationary
appoint

I am calling to make an appointment with you. - Seninle randevu saptamak için arıyorum.

fix
assign
to fix, to determine, to establish, to arrange, to set
establish
peg
pin down
lay down
nail down
stabilize
kimliğini saptamak
identify
saptama
determination
yerini saptamak
locate

It took us a week to locate their hideaway. - Onların saklanma yerini saptamak bir haftamızı aldı.

saptamak (tarih/gün vb'ni)
appoint
belirlemek saptamak
determine
saptama
(Ticaret) assignment
saptama
(Biyokimya) fixation
yerini saptamak
localize
sapta
detect

In Japan, radioactive cesium was detected in baby formula. - Japonya'da bebek mamasında radyoaktif sezyum saptandı.

bir yoğunlaşmanın hukuka aykırılığını saptamak
(Hukuk) to declare a concentration unlawful
fiyat saptamak
appraise
fiyatını saptamak
valorize
kimliğini saptamak
to identify
müzakere yolu ile saptamak
(Hukuk) to determine by negotiations
sapta
detected

In Japan, radioactive cesium was detected in baby formula. - Japonya'da bebek mamasında radyoaktif sezyum saptandı.

saptama
determining, establishing, fixing
saptama
fixing, determination
saptama
med., phot. fixing; fixation
saptama
establishing
saptama
assignation
saptama
fixing; making (something) stable or stationary
saptama
stabilization
tam yerini saptamak
pinpoint
yankı ile derinliği saptamak
echo sounding
yerini saptamak
spot
yönünü saptamak
to take one's bearings
önceden saptamak
predetermine
önceden saptamak
to predetermine
Turkish - Turkish
Bir şeyi belirgin kılmak, tespit etmek
Saptama
tespit
Saptama
(Hukuk) TESBİT
saptama
Saptamak işi, tespit
saptama
Yıkanmış gümüş bromürlü batakanın, gümüş bromür kalıntılarını eritmek için filmin kimyasal bir eriyikten geçirilmesi
saptamak
Favorites