Sendika üzerine yaptırımlar uygulanması uygunsuz.
- It is improper to impose sanctions upon the union.
Yaptırımların işe yarayıp yaramayacağından şüpheliyim.
- I doubt if sanctions will work.
Tom bunu asla onaylamaz.
- Tom will never sanction this.
Babası onların ailesi gibi aynı dini inançları paylaşmayan bir kızla onun nişanını tasdik etmedi.
- His father would never sanction his engagement to a girl who did not share the same religious beliefs as their family.
Babası onların ailesi gibi aynı dini inançları paylaşmayan bir kızla onun nişanını tasdik etmedi.
- His father would never sanction his engagement to a girl who did not share the same religious beliefs as their family.
Tom bunu asla onaylamaz.
- Tom will never sanction this.
Bu binaya girmek için yetkililerin onayını almak gereklidir.
- It is necessary to obtain the sanction of the authorities to enter this building.
Amerika Birleşik Devletlerinin Burmaya karşı ekonomik yaptırımları resmen sona erdi.
- The United States has officially ended economic sanctions against Burma.
Yaptırımlar işe yarayabilir.
- Sanctions might work.
The environmental protection department gave a penalty to the vessel which was discharging bilge water to see and one days later they gave the administrative Sanction Decree to the ship. The decree was including some imformation about the ship and amount of the money about the penalty.