Tom şirketindeki en yüksek satış için ödül aldı.
- Tom got an award for the highest sales at his company.
Japonya'da hiç satış distribütörleri var mı?
- Do you have any sales distributors in Japan?
Onların satışları artıyor.
- Their sales are growing.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
İndirimler ve satışlarla ilgili ilanlar sürekli olarak Tom'un cep telefonuna geliyor.
- Advertisements for discounts and sales constantly arrive on Tom's mobile phone.
O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.
- He realized a large sum by the sale of the plantation.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
Tom bir yazılım şirketi için bölge satış müdürüdür.
- Tom is the district sales manager for a software company.
The sales-related activities of agent shall be limited to the following groups of customers.
Bu TV setini indirimli satıştan aldım.
- I bought this TV set at a bargain sale.
Tom indirimli satışlarda bir kamera aldı.
- Tom bought a camera at a bargain sale.
O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.
- He realized a large sum by the sale of the plantation.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
İstek listendeki öğelerden biri satlıktır.
- One of the items on your wish list is on sale.
Tom Mary'nin fırın satışında yardım etmeye istekli olacağını farzediyor.
- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
Dün, annemle birlikte indirimli satışa gittim ve bana bir elbise alması için onu kışkırtmayı sürdürdüm.
- I went to a sale with my mother yesterday and kept hounding her to buy me a dress.
Tom indirimli satışlarda bir kamera aldı.
- Tom bought a camera at a bargain sale.
O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.
- He realized a large sum by the sale of the plantation.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
Tezgahtar kız hediyeyi benim için sardı.
- The salesgirl wrapped the gift for me.
Parayı tezgahtara uzattı.
- He handed the salesclerk the money.
He's likable and motivated: perfect for a career in sales.
Sales were up 12% over last year.
He was so convinced by the sales pitch that he put around $1 million of his own money into the funds.
He celebrated after the sale of company.
They are having a clearance sale: 50% off.
... AUDIENCE: In sales or in what they set out to do? ...
... I've been doing a series of diversification sales over the ...