Turkish - English
Definition of salâhiyetle in Turkish English dictionary
- excathedra
- salahiyet
- warrant
- salahiyet
- locus standi
- salahiyet
- (Politika, Siyaset) entitlement
- salahiyet
- imperium
- salahiyet
- (Ticaret) mandate
- salahiyet
- province
- salahiyet
- power of procuration
- salahiyet
- authority, power yetki
- salahiyet
- (Hukuk) competence, authority
- salahiyet
- dominance
- salahiyet
- warranty
- salahiyet
- dominium
- salâhiyet
- sword
- salâhiyet
- potency
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of salâhiyetle in Turkish Turkish dictionary
- SALAHİYET
- (Osmanlı Dönemi) Bir dâvaya bakabilmek
- SALAHİYET
- (Osmanlı Dönemi) Bir işe karışmağa veya o işi yapmağa hakkı olmak, vazifeli olmak, bir iş için emir almış olmak
- salahiyet
- Yetki
- salahiyet
- Yetki: "... beni buraya alırken geniş salahiyet verdi."- Ö. Seyfettin
Related Terms
salâhiyetle
Hyphenation
salâ·hi·yet·leResimler
History
Favorites