Sami was a crooked cop.
- Sami sahtekar bir polisti.
How do I know you're not an imposter?
- Senin bir sahtekar olmadığını nereden bileyim?
Tom is guilty of fraud.
- Tom sahtekârlıktan suçlu.
Academic fraud may be more common than you think.
- Akademik sahtekarlık muhtemelen düşündüğünden daha yaygın olabilir.
You must expose the impostors.
- Sen sahtekarları ortaya çıkarmalısın.
You must unmask the impostors.
- Sahtekarların maskesini düşürmelisin.
Tom is a total phony.
- Tom tam bir sahtekar.
They accused him of being dishonest.
- Onlar onu sahtekar olmakla suçladı.
John claimed that the dishonest salesman had tricked him into buying a useless piece of machinery.
- John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.
Sami was a crooked cop.
- Sami sahtekar bir polisti.
You must expose the impostors.
- Sen sahtekarları ortaya çıkarmalısın.
You must unmask the impostors.
- Sahtekarların maskesini düşürmelisin.
The experts decided the document was a forgery.
- Uzmanlar belgenin bir sahtekarlık olduğuna karar verdiler.