They were all prepared for the picnic, because they had all brought their own food and plates.
If he wins, he will own you.
In the contest he fully displayed what ability he had.
- O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.
I've never had such a large sum of money.
- Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.
It is believed that whales have their own language.
- Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.
If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
Dignity doesn't cost anything, but I'm the only one who truly possesses it!
- Haysiyet hiç bir ücrete tabi değildir ama buna gerçekten sahip olan tek kişi benim!
It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.
- O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.
Tom didn't like not having enough money.
- Tom yeterli paraya sahip olmamaktan hoşlanmıyordu.