sahip olmak

listen to the pronunciation of sahip olmak
Turkish - English
have

With Windows, you have to have extensions or it won't read your files. - Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.

It is necessary to have a license to drive a car. - Bir araba sürmek için bir ehliyete sahip olmak gereklidir.

possess

Someday, I would like to possess a sailboat. - Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

own

I've always wanted to own a sports car. - Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.

Most Americans did not have the money to own an automobile. - Birçok Amerikalının bir otomobile sahip olmak için parası yoktu.

(Hukuk) enjoy
have possession of
come by
have got
get possession of
lay one's hands on
have (got)
has

Has having so much money made you happy? - Bu kadar çok paraya sahip olmak seni mutlu etti mi?

Layla has always wanted to have her own business. - Leyla her zaman kendi işini sahip olmak istedi.

be in possession of
get one's hands on
1. to become the owner of, acquire. 2. to get (someone, something) under control, do something about (someone, something that's misbehaving). 3. (Konuşma Dili) to have sexual intercourse with, lay (a virgin)
be possessed of
have, has
possess oneself of
to have (got), to own, to possess, to hold, to enjoy
bear
retain
be equipped with
hold
sahip olmak istemek
aspire
sahip olmak isteyen
possessive
hakkına sahip olmak
be entitled to
sahip ol
had

In the contest he fully displayed what ability he had. - O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.

I have more money than I had last year. - Geçen yıl sahip olduğumdan daha fazla param var.

sahip olma
{s} possessive
en son teknolojiye sahip olmak
be up to date
sahip olma
possession

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

You must be in possession of a valid ticket. - Geçerli bir bilete sahip olmalısın.

sahip olma
(Ticaret) acquire

Tom can't get a job because he doesn't have any experience, but he can't acquire experience because he can't get a job. - Tom yeterli bir deneyime sahip olmadığı için bir iş bulamıyor fakat o bir iş bulamadığı için deneyim edinemiyor.

sahip olma
hands

It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano. - Piyano çalarken büyük ellere sahip olmak küçük ellere sahip olmaktan daha iyidir.

I've always wanted to get my hands on one of these. - Her zaman bunlardan birine sahip olmak istedim.

sahip ol
got possession of
sahip ol
have

It is believed that whales have their own language. - Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.

With Windows, you have to have extensions or it won't read your files. - Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.

sahip ol
possess

Honor is the most precious thing we possess. - Onur sahip olduğumuz en değerli şey.

Dignity doesn't cost anything, but I'm the only one who truly possesses it! - Haysiyet hiç bir ücrete tabi değildir ama buna gerçekten sahip olan tek kişi benim!

sahip ol
get possession of
sahip ol
{f} having

Not wanting is the same as having. - İstemek sahip olmakla aynı değildir.

It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you. - O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.

sahip ol
has
sahip ol
{f} possessed
sahip olma
{i} having

Not wanting is the same as having. - İstemek sahip olmakla aynı değildir.

Having a small flashlight in your pocket may come in handy. - Cebinde küçük bir el fenerine sahip olman yararlı olabilir.

ciddi sonuçlara sahip olmak
have serious consequences
derin bilgiye sahip olmak
have a wide acquaintance with
gerekli niteliklere sahip olmak
be qualified to
gerekli niteliklere sahip olmak
habilitate
geçiş hakkına sahip olmak
to have the right of way
role sahip olmak
have a role
sahip olma
possessiveness
sahip olma
{i} ownership

Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource. - Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.

tercih hakkına sahip olmak
have preference
veto hakkına sahip olmak
(Hukuk) to possess a right of veto
yeniden sahip olmak
repossess
Turkish - Turkish
Mülkiyetinde olmak, elinde bulundurmak
sahiplenmek
malik olmak
sahip olmak
Favorites