sahilleri

listen to the pronunciation of sahilleri
Turkish - English
coastlines
sahil
seaside

I'd like to go to the seaside with you. - Seninle sahile gitmek istiyorum.

Can you go to the seaside tomorrow? - Yarın sahile gidebilir misin?

sahil
coast

Driving along the coast is wonderful. - Sahil boyunca araba sürmek harika.

The natives of the North-West Pacific Coast of America were probably descendants of tribes from Asia. - Amerika'nın Kuzey-Batı Pasifik sahili yerlileri muhtemelen Asyalı kabilelerin soyundandı.

sahil
beach

There were few people on the beach. - Sahilde az sayıda kişi vardı.

Tom and his friends sat on the beach and watched the boys swimming. - Tom ve arkadaşları sahilde oturdu ve erkek çocuklarının yüzmesini izledi.

sahil
shore

I found a beautiful shell on the shore. - Sahilde güzel bir kabuk buldum.

It's still too cold to go down to the shore. - Sahile inmek için hâlâ çok soğuk.

sahil
{i} bank
sahil
heated
sahil
littoral
sahil
strand

Timmendorfer Strand is a well-known beach town. - Timmendorfer Strand tanınmış bir sahil kasabasıdır.

sahil
sea front
sahil
coastline

The city has a long coastline. - Şehrin uzun bir sahil şeridi var.

fildişi sahilleri
Ivory Coast
sahil
the coast

Driving along the coast is wonderful. - Sahil boyunca araba sürmek harika.

According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast. - Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.

sahil
coast of
sahil
seashore

We often took a walk along the seashore together in the morning. - Biz genellikle sabahları birlikte sahil boyunca bir yürüyüş yapardık.

They made for the seashore. - Onlar sahile doğru gitti.

sahil
seaboard
sahil
coastal

Blackpool is a coastal town. - Blackpool bir sahil kasabasıdır.

sahil
sea coast
sahil
(kumlu) hurst
sahil
waterside
sahil
seashore, shore, coast, beach; seafront
sahil
hurst
sahil
seafront
sahil
seacoast
sahil
ashore
ülke sahilleri
(Ticaret) coastwise
ülke sahilleri
(Ticaret) cabotage
Turkish - Turkish

Definition of sahilleri in Turkish Turkish dictionary

SAHİL
(Osmanlı Dönemi) Deniz, göl veya akarsu kenarı. Kıyı, yalı
sahil
Kıyı, yaka, yalı
sahil
Kıyı, yaka, yalı: "Bir gün, adanın sahilinde, bir soğan yüklü kayık gelip demirledi."- S. F. Abasıyanık
sahil
At kişnemesi
sahil
Kuzey Amerika'da kumlu ve kumtaşlı kıyı tepelerinden meydana gelen bölge
sahilleri
Favorites