Tom değerli eşyalarını bir kasaya koydu.
- Tom put his valuables in a safe.
Bana pasaportunu ver, Tom. Onu kasamda saklayacağım.
- Give me your passport, Tom. I'll keep it in my safe.
Sence bunu yapmak tehlikesiz mi?
- Do you think it's safe to do that?
Tom elektronik sigara içmenin sigara içmekten daha güvenilir olduğunu düşünüyor ama Mark o kadar emin değil.
- Tom thinks that vaping is safer than smoking cigarettes, but Mary's not so sure.
Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
- For our children to be safe, please do not enter adult sites.
Bu su içmek için güvenli.
- This water is safe to drink.
Uygun olan bir çelik kasaya değerli eşyalarımı koymak istiyorum.
- I'd like to put my valuables in a safe deposit box, if any are available.
Tom'a bir çelik kasası olup olmadığını sordum.
- I asked Tom if he had a safe deposit box.
Sırlarınız benimle güvencededir.
- Your secrets are safe with me.
Biz herkesi güvencede tutmak istiyoruz.
- We want to keep everybody safe.
Tom Mary'nin emin ellerde olup olmadığını bilmiyordu.
- Tom didn't know whether Mary was safe or not.
Çocukların Tom'la birlikte emin ellerde olacak.
- Your children will be safe with Tom.
Tom'un güvende olduğundan emin misin?
- Are you sure Tom is safe?
Tom Mary'nin emin ellerde olup olmadığını bilmiyordu.
- Tom didn't know whether Mary was safe or not.
Kanun en güvenli koruyucudur.
- Law is the safest helmet.
Tom neden koruyucu gözlük takmıyor?
- Why is Tom never wearing safety goggles?
Senin çocuklarının güvende olmalarını sağlamak için gücüm dahilinde her şeyi yapacağım.
- I'll do everything within my power to make sure your children are safe.
Tom güvenli ve sağlam döndü.
- Tom returned safe and sound.
Sadece Allah, kesinlikle mutlak kudret sahibi olabilir.
- Only God can safely be omnipotent.
Tom kesinlikle güvendeydi.
- Tom was perfectly safe.
Önemli olan tek şey, güvende olmandır.
- The only thing that matters is that you are safe.
Gerçekten önemli olan tek şey artık güvende olman.
- The only thing that really matters is that you're safe now.
Ben onunla korkusuzca oynuyorum.
- I am playing it safe.
Yeah, safe mate, wassup?” says one hoodie, who should at least be credited with attempting a more detailed sentence construction.
The documents are safe.
The pitcher attempted to pick off the runner at first, but he was safe.
If you push it to the limit, safety is not guaranteed.
You’ll be safe here.
dishwasher safe; dishwasher-safe.