Hikayenin en üzücü kısmı söylenilmek için kalır.
- The saddest part of the story remains to be told.
Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu.
- His sad story touched my heart.
Hüzünlü şarkılar söylemeyi sevmez.
- She doesn't like to sing sad songs.
Haberi duyduğumda çok üzgün hissettim.
- I felt very sad when I heard the news.
Uyandığımda üzgündüm.
- When I woke up, I was sad.
Sevilmemek üzücüdür fakat sevememek çok daha üzücüdür.
- It is sad not to be loved, but it is much sadder not to be able to love.
Üzücü hikaye bizi ağlattı.
- The sad story moved us to tears.
O, bana üzüntülü şekilde baktı.
- She looked sadly at me.
Yaşlı adam üzüntülü bir şekilde güldü.
- The old man laughed sadly.
Sanırım hiç arkadaş olmaması iç karartıcı.
- I think it's sad to have no friends.
Sanırım hiç arkadaşının olmaması iç karartıcıdır.
- I think it's sad to not have any friends.
Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
- Listening to sad music makes me happy.
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
- We are faced with a very sad situation.
Bir sadist acı vermekten; bir mazoşist onu almaktan hoşlanır.
- A sadist likes inflicting pain; a masochist, receiving it.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
- How sad and pathetic!
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
- We are faced with a very sad situation.
Senin aşkın olmadan hayatım çok kederli olurdu.
- Without your love, my life would be very sad.
Birdenbire çok hüzünlendim.
- I suddenly became very sad.
Bana böyle hüzünlü bakma.
- Don't give me such a sad look.
Chris, Beth'in değerli kol saatini bulamadığını duyduğunda üzüntüsünü gizleyemedi.
- Chris could not conceal his sadness when he heard that Beth had been unable to find his valuable watch.
O, bana üzüntülü şekilde baktı.
- She looked sadly at me.
Mektubu okuduktan sonra hüzünlendi.
- He got sad after reading the letter.
O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
- Smiling sadly, she began to talk.
Vprose Sir Guyon, in bright armour clad, / And to his purposd iourney him prepar'd: / With him the Palmer eke in habit sad, / Him selfe addrest to that aduenture hard .
She gets sad when he's away.
And thus they strekyn forth into the stremys, many sadde hunderthes.
That's the saddest-looking pickup truck I've ever seen.