Tom washed the lenses of his glasses with warm, soapy water and dried them on a cloth.
- Tom, gözlüğünün camlarını ılık, sabunlu suyla yıkayıp onları bir bezle kuruttu.
Don't touch me with your soapy hands.
- Sabunlu ellerinle bana dokunma.
He blew soap bubbles.
- O, sabun kabarcıklarını üfledi.
The soap hurt my eyes.
- Sabun gözlerimi acıttı.