Turkish - English
Definition of sabun in Turkish English dictionary
- soap
Tom got soap in his eyes.
-Tom'un gözlerinde sabun var.
Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
-Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- face soap
- (Tıp) sapo
- cleanse
- {i} cleanser
- sabun taşı
- steatite
- sabun balonları
- (Bilgisayar) soap bubbles
- sabun banyosu
- soap bath
- sabun bazlı temizlik maddesi
- soap-based cleansing material
- sabun bezi
- washcloth
- sabun bezi
- flannel
- sabun bezi
- washrag
- sabun dağıtıcısı
- soap dispenser
- sabun fabrikası
- soapworks
- sabun gibi
- saponaceous
- sabun haline getirilmiş
- saponified
- sabun haline getirmek
- saponify
- sabun kalıbı
- bar of soap
- sabun kutusu
- soapbox
- sabun köpükleri
- soapsuds
- sabun köpüğü
- suds
- sabun köpüğü
- soapsuds
- sabun köpüğü
- lather
- sabun köpüğü
- soap suds, suds, lather
- sabun köpüğü
- soap buble
- sabun köpüğü gibi sönmek
- (for something pretentious or imposing) to vanish like a burst bubble, fall down like a house of cards; (for someone) to get the wind taken out of his sails
- sabun köpüğü ünlüler
- tragic wannabes
- sabun otu
- (Tıp) saponiria officinalis
- sabun otu
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: karanfilgiller,karanfiliye) [syn.: sabun otu, çöven otu, köpürgen] bouncing bet, bouncingbet, soapwort
- sabun sandığı
- soapbox
- sabun tası
- soap dish
- sabun ticareti
- soap trade
- sabun tozu yapma
- built soap powder
- sabun ya da köpük yayma
- lathering
- sabun yok
- There is no soap
- sabun çözeltisi
- soapy liquor
- sabun çözeltisi
- soap solution
- sabun çözeltisi
- soapy lye
- sıvı sabun
- Liquid soap
- bir kalıp sabun verin lütfen
- Please give me a bar of soap
- ceset çürürken oluşan amonyaklı sabun
- adipocere
- katranlı sabun
- coal-tar soap
- köpüren sabun
- bubble bath
- lütfen daha sabun getirin
- Please bring me some extra soap
- sert sabun
- hard soap
- siyah sabun
- (Kimya) black soap
- yapay sabun
- soapless soap
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of sabun in Turkish Turkish dictionary
- Bu maddenin kalıp durumunda olan biçimi
- Kirli ve yağlı şeyleri temizlemekte kullanılan, türlü yağlarla alkaliler birleştirilerek yapılan madde
- (Osmanlı Dönemi) TADBİS
- gilli
- (Osmanlı Dönemi) TADBAS
- sabun ağacı
- Öz suyu köpüren ağaçlara verilen ad (Sapindaceae)
- sabun balığı
- Atlas Okyanusu kıyılarında yaşayan ve bol miktarda mukus salgılayan küçük bedenli balık (Rypticus saponacens)
- sabun otu
- Çöven
- sabun taşı
- Terzilerin kumaşı işaretlemek için kullandıkları, yeşilimsi veya beyaz renkli, sertliği 1 olan magnezyum silikat
- sabun tozu
- Toz durumunda olan sabun
- beyaz sabun
- Beyaz renkli bir tür sabun
- kokulu sabun
- Yapılırken içine koku maddesi katılmış sabun
- toz sabun
- Toz durumuna getirilmiş sabun